Kanun ve kuralların, örf ve adetlerin, ahlaki kavramların olmadığı bir toplumda başıboşluk, anarşi, keşmekeşlik ve çok büyük ahlaki çözülmeler olur. İslam'ı din olarak kabul ettik ise onun da bu topluma yüklediği ve toplumdaki her bir davranış için birtakım hüküm ve örçüler koyması olağandır. Bu ölçülerin biride konumuz olan kadın-erkek ilişkilerindeki kırmızı çizgilerdir.
Kimileri kadınların okumasını, kendilerine ait bir meslek sahibi olmasını ve toplumdaki birtakım sosyal faaliyetlere katılmasını, dinen yasak ve haram sayarken, kimileride kadınların erkeklerle beraber toplum içinde bir arada bulunabileceğini, çalışabileceğini kabul etmektedir.
Asr-ı saadet döneminde kadın hiçbir zaman dışlanmamış, toplumdan tecrit edilmemiştir. Bu dönemde kadınlar toplumun en önemli işlerin de aktif rol almış bugün bile olmayan; namazlarını camide cemaatle kılmışlar, gazalara katılıp cephenin gerisinde yaralı askerlerin tedavisini yapmışlar, hicret etmişler ve sayıları azımsanmayacak kadar da alim, fukaha ve muhaddis yetişmiştir. Bu durum, İslam'ın ilk döneminde kadının toplumsal yapı içinde önemli mevkilerde bulunduğunu göstermektedir. Kadını sırf cinsiyeti sebebiyle potansiyel bir fitne olarak toplumdan uzaklaştırma yaklaşımları ortaya çıksa da bu yaklaşımlar İslam'a mal edilecek uygulamalar değildir. Batı toplumlarından kaynaklanan özentiler, algılar ve yayınlar bugün kadını reklam amaclı kullanma, çıplaklığını kullanarak kazanç kapısı haline getirmiş, fiziki yapısını da cinsel algı olarak kullana gelmiştir.
Bugün kadın geçmiş dönemlerden daha fazla hayata ve toplumun iç dinamiklerine anneliğin dışında çokça müdahil olmuştur. Eğitimde erkekleri geçmiş, güvenlik ve savunma konularında daha da mahir ve becerikli hale gelmiştir. Günümüzde kadın ve erkeğin aynı ortamda, aynı mekanda ve bir arada bulunma durumu kaçınılmaz olmuştur. Geçmiş dönemlerde kadın ve erkekler aynı ortamda yıllar boyunca bir arada bulunmalarını gerektiren bir ilişkiler yumağı söz konusu değildi. Bugün ise ekonomik şartlar veya eğitimli insan kalitesinin artması, kariyer planlaması veya zorunluluktan aynı ortamı paylaşırken dikkat edilmesi ve ilişkilerimizdeki kırmızı çizgilerimizi bir kural olarak prensip edilmeliyiz.
1- Kadın ve erkeğin tesettüre riayet etmesi ve bakışlarına sahip olması gerekir.
" Mü'min erkeklere gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle"
" Mü'min kadınlara da söyle: gözlerini harama bakmaktan korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler, görünen kısımları müstesna olmak üzere zinetlerini teşhir etmesinler" Nur-30-31
2- Dokunmanın ve temasın yasak olması.
Fukahanın tamamı da aralarında karı-koca ve mahremiyet ilişkisi bulunmayan cinslerin tokalaşması, sarılması, öpüşmesi, elele gezmesi ve benzeri temaslarının tamamının caiz olmadığını, haram ve günah olduğunu belirtmişlerdir.
3- Başbaşa aynı ortamda kalmanın yasak olması.
"Yanında kadının mahremi olmadan bir erkek, bir kadınla başbaşa kalmasın" Hadis-i şerif
4- İlgi ve dikkati üzerine çekecek davranışlardan uzak durmalısın.
" Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar" (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler) Nur- 31
Bu ayete kıyasla yüzlerini makyajla boyayıp, kısacık etekleri giyerek, topuklu ayakkabılarla "tak tak" yere vurarak, metrelerce uzaktan tesirini hissettiren kokularla "kıvırta kıvırta" yürümeyi bir meziyet zanneden insanları kastediyor. Bu emrin muhatabı her ne kadar kadınlar olsa da, erkekler için de geçerli bir hükümdür. Kadınların dikkatini çekecek ilgi ve davranışlardan, konuşmalardan, onların da uzak durması gerekir.
5- Konuşma ölçülü olmalı.
O ölçü; ihtiyacın haricinde konuşma olmamalı, malayani boşa çay, kahve muhabbeti olmamalı, karşı tarafı etkilemek için bir amaç taşımamalıdır.
"... Eğer Allah'tan korkuyorsanız, çekici bir eda ile konuşmayın, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır" Ahzap_32
İnsanlar arası ve karşı cinseler arası münasebetlerde ilişkilerin son derece yozlaştığı şu günlerde Müslümanların toplumsal ilişkilerine, davranış ve fiillerine, söz ve mimiklerine, göz ile temasına dikkat etmeleri son derece önemlidir. Özellikle halvet dediğimiz karşı cins ile zorunluluk gereği yalnız kaldığımız durumlarda, fitneye sebebiyet verecek söz ve hareketlerden, davranış şekillerinden uzak durulmalıdır.