OBEZİTE, Tip 2 Diyabet ve karaciğer hastalığı gibi metabolik hastalıklar; hipertansiyon, miyokard enfarktüsü ve felç gibi kardiyovasküler hastalıklar; osteoartrit gibi kas-iskelet sistemi hastalıklar ve kanser olmak üzere dünya çapında erken ölümlerin %70'ten fazlasını oluşturan bulaşıcı olmayan hastalıklar riskini önemli ölçüde artırır. Ayrıca obezite, yaşam kalitesinin düşmesine, üretkenliğin azalmasına ve sosyal dezavantajlara yol açabilir.
Obezite ve fazla kilonun temel nedeni, tüketilen kalori ile harcanan kalori arasındaki enerji dengesizliğidir. Besin kalitesi düşük yağ, şeker ve tuz oranı yüksek, enerjisi yoğun gıdaların alımında artış; liften zengin sebze, meyve, tahıl ve baklagil tüketiminde azalma ve beraberinde fiziksel harekette azalma sonucu obezite riski artar.
Küresel olarak, çocukluk çağı obezitesinin son kırk yılda on kat arttığı bilinmektedir. Günümüzde çocukluk çağında obezitenin temel sebepleri okul, ev, arkadaş ortamlarında çok yüksek miktarda şeker, tuz, yağ ve katkı maddesi içeren paketli besinlere (cips, çikolata, kraker, jelibon…), şekerli gazlı içeceklere, tatlılar ve hamur işlerine, kızartmalara ve fast food’a (hamburger, işlenmiş et ürünlerini içeren ekmek arası yiyecekler…) sürekli maruz kalmaktır. Aile ortamında bu davranışı önlemenin en etkili yolu, evde bu tip sağlıksız ve kalitesiz yiyecekleri bulundurmamak ve çocukların yanında bunları tüketmeyerek onlara örnek olmaktır. Okul ortamında bu alışkanlığı çocuklara kazandırmak kantinlerde bakanlık düzenlemesi ile tüm paketli besinlerin satışını durdurmak ve bunların yerine çiğ kuruyemiş (fındık, fıstık, badem, ceviz, leblebi…) kuru/taze meyveler, bitkisel sütlerin (badem sütü, fındık sütü vb.) satışını başlatmak ve ailelerin çocukların beslenme çantasına bu kaliteli yiyecekleri eklemesi ile sağlanabilir.
Öğün düzenleri ve yemek ortamı da besin seçimi kadar da obezite gelişimine sebep olmaktadır. Örneğin TV izlerken/telefon ile uğraşırken yemek yemek, acıkmadan ilerleyen saatlerde acıkırım diye yemek yemek ve öğün saatinden önce abur cubur, atıştırmalık tüketmek, sürekli kafe/restoranlarda yemek yemek…
Her yaşta hem kendimizi hem de çevremizi obezite ve beraberinde meydana gelecek hastalıklardan korumak için;
- Toplam yağlardan ve şekerlerden enerji alımını sınırlamak,
- İşlenmiş gıdalar, şekerli/gazlı içecekler ve fast food tüketiminden kaçınmak,
- Meyve ve sebzeler, baklagiller, tam tahıllar ve kuruyemişler olmak üzere bitkisel besinlerden zengin beslenmek,
- Düzenli fiziksel aktivite yapmak,
- Yemekhane, restoran, kafe gibi toplu yerlerde yemek yemekten kaçınmak; evde pişirdiğimiz yemekleri ve ara öğünleri yanımızda taşımak,
- Detoks, tek tip beslenme gibi kısıtlayıcı diyetlerden uzak durup, bir diyetisyen ile sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme tedavisi uygulamak.
Sağlıklı beslenmek bir süreç değil, sürdürülebilir bir yaşam tarzı haline getirilmelidir. Bunun için sizi zorlayacak, sürekli kısıtlayacak, aç kalmanıza neden olacak diyetlerden uzak durmalısınız. Bir diyetisyen yardımı ile hayat boyu uygulayabileceğiniz beslenme programlarını uygulamak sizi yormaz, sıkmaz ve sağlıklı kalmanıza yardımcı olur. Herkese sağlıklı, mutlu günler dilerim.
Uzman Diyetisyen Nursena KAĞAN