Bireylerin ve toplumların beslenme alışkanlıklarını değerlendirerek onlara uygun beslenme plan ve programları üreten, sağlıklı nesiller için bireyi ve toplumu bilinçlendiren diyetisyenler, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesinde de büyük sorumluluklar üstlenmektedir.
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme programı bol miktarda tam tahıllar, kurubaklagiller, sebze ve meyveler, kuruyemişler ve yağlı tohumları içeren çok çeşitli bitki bazlı besin gruplarından oluşmalıdır. Günlük diyetin yağ içeriği %30’un altında olmalı ve yağ gereksinimi yağlı tohumlar, kuruyemişler, avokado ve zeytin gibi meyvelerden karşılanmalıdır. Lif, vitamin, mineral, antioksidan bileşenlerden zengin bitkisel besinler diyabet, kalp ve damar hastalıkları, mide ve bağırsak hastalıkları, kemik ve eklem hastalıkları, kanser gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıklara karşı koruyucu ve tedavi edici etki göstermektedir.
Aksine hayvansal kaynaklı besin grupları (kırmızı et, kümes hayvanları, yumurta, süt ve süt ürünleri..) ve işlenmiş gıdalar (rafine tahıllar, paketli besinler, fast food, sakatatlar, işlenmiş et ürünleri..) yüksek miktarda kolesterol, doymuş yağ, trans yağ, tuz, şeker ve katkı maddelerini yüksek miktarda içerdiklerinden tüm kronik hastalıkların gelişimini tetiklemekte ve tedavi sürecini olumsuz etkilemektedir.
Tüm bu zararlı bileşenlere ek olarak hızlı ağırlık kaybı için ihtiyacın altında beslenmek ve detoks uygulamaları gibi tek tip beslenmek metabolizmayı yavaşlatacağı ve yetersiz karbonhidrat, protein, vitamin, mineral, lif alımına neden olacağı için uzun vadede vücut sağlığına zarar verecektir. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme programı kişiye özel olmalı, ve sadece biz diyetisyenler tarafından uygulanmalıdır.