9432,55%-0,61
38,40% 0,20
43,69% -0,02
4094,52% -0,84
6581,38% -0,97
Yeniden Refah Partisi İnegöl İlçe Teşkilatı, son günlerde ülke gündeminde öne çıkan siyasi, ekonomik ve toplumsal başlıklarla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla kapsamlı bir basın açıklamasında bulundu. İlçe Başkanı Ercan Emre adına yapılan açıklamada, Türkiye’de yaşanan gelişmelerin hem siyasi hem de toplumsal sorumlulukları artırdığı ifade edilerek şu ifadelere yer verildi:
"SÖZÜMÜZ EĞRİLMEZ, DURUŞUMUZ NETTİR"
“Yeniden Refah Partisi İnegöl İlçe Teşkilatı olarak, milletimizin menfaatiyle doğrudan ilişkili pek çok önemli konuda kamuoyunu bilgilendirmek, milletin sesi olmak ve gerektiğinde yönetenleri uyarmak amacıyla bu açıklamayı yapma gereği duyduk. Türkiye'nin gündeminde peş peşe yaşanan gelişmeler, hem siyasi hem de toplumsal sorumluluğumuzu daha da ağırlaştırmaktadır. Bizler, ‘önce ahlak ve maneviyat’ şiarını sadece seçim dönemlerinde hatırlayanlardan değiliz. Duruşumuz bellidir, kıblemiz şaşmaz, sözümüz eğrilmez.”
“BURSA’DA YENİ BİR SİNERJİYE HAZIRIZ”
Basın açıklamasında Yeniden Refah Partisi Bursa İl Başkanlığı'na yapılan atamaya da yer verildi. Görevi devralan isimlere başarılar dilenirken, önceki yönetime de teşekkür edildi:
“Teşkilatlarımızda görev değişimleri her zaman bir nöbet değişimidir. Bursa İl Başkanlığımıza atanan değerli belediye başkanı adayımız Mehmet Kaygusuz Beyefendi’ye başarılar diliyor, bugüne dek büyük bir özveriyle görev yapan Murat Kolancı Bey’e şükranlarımızı sunuyoruz. Bu bir bayrak yarışıdır. Aynı davanın yolcuları, emanetin gereğini layıkıyla taşımakla yükümlüdür. İnegöl teşkilatı olarak Bursa’nın yeni döneminde daha güçlü bir sinerjiyle sahada olacağımızı ilan ediyoruz.”
“İNEGÖL’ÜN EMEĞİNE ESPRİ DEĞİL, SAYGI GEREKİR”
İnegöl’ün mobilya sektörüyle ilgili söylemlere de cevap verilen açıklamada, Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan’ın sözlerine tepki gösterildi:
“Sayın Gürcan, ‘Mobilyanın başkenti İnegöl diyemem çünkü Kayseriliyim’ diyerek, büyük bir üretim gücünü siyaset esprisine kurban etmiştir. İnegöl’ün mobilyası espriyle değil, alın teriyle yükselmiştir. Sayın Bakan yardımcısını, İnegöl’de bir gün geçirmeye davet ediyoruz: Her atölyeden çıkan sandalyeye, masaya, koltuğa elini sürsün… Görecektir ki bu şehir, koltuk için değil, üretim için çalışıyor.”
KARBON DÜZENLEMESİ ELEŞTİRİLDİ: “YEŞİL BASKIYA BOYUN EĞMEYECEĞİZ”
Meclis gündeminde yer alan “İklim Değişikliği Kanunu” tasarısına yönelik sert eleştiriler de açıklamada yer aldı:
“Son günlerde Meclis’e sunulan ve kamuoyuna “İklim Değişikliği Kanunu” olarak pazarlanan düzenleme, aslında vatandaşa karbon üzerinden fatura kesmenin zeminini hazırlamaktadır. İklim elbette hepimizin meselesidir, ancak bu meselenin çözümü halkın sırtına bindirilecek yeni vergiler değildir. Söz konusu yasa; karbon ayak izinden karbon vergisine, üretim kotasından dijital enerji karnelerine kadar çok sayıda düzenlemeyi içinde barındırmaktadır. Yani mesele sadece çevre değil, mesele aynı zamanda sermayenin nefes alan son penceremize de ölçüm cihazı takma niyetidir. Yeniden Refah Partisi olarak bu düzenlemenin arkasındaki asıl niyeti görüyor, ‘yeşil kalkınma’ adı altında yapılan bu baskılara boyun eğmiyor, bu milletin aklıyla alay edilmesine, tarlasına zincir vurulmasına izin vermiyoruz.”
“GENÇLER BEŞİK DEĞİL, KREDİ KARTI SALLIYOR”
Açıklamada doğum oranlarındaki düşüşe dair yapılan yorumlara karşılık ekonomik gerçekler dile getirildi:
“TÜİK verileri ortada: Türkiye, artık nüfusunu yenileyemiyor. Doğum oranları hızla düşerken, hükümet yetkilileri bu durumu “aile yapısının zayıflamasına” bağlıyor. Oysa biz diyoruz ki: Bu ülkede ev kurmak, bir hayal olmaktan öteye geçememişse, siz kalkıp üç çocuk masalı anlatamazsınız. Sayın cumhurbaşkanına sesleniyoruz 1+1=2 milyon TL. Bugün İnegöl’de sıradan bir 1+1 daire 2 milyon TL'ye dayanmışsa, yeni evli çiftlerin bir bebek yerine kredi taksiti düşündüğünü görmezden gelemezsiniz. Gençler beşik değil, kredi kartı taksidi sallıyor. Cumhurbaşkanımızın “üç çocuk” çağrısına samimi olarak inanmak istiyoruz. Ancak bu çağrının karşılığı ne TOKİ'de ne piyasada mevcut. Üç çocuk için önce bir ev, bir iş, bir umut lazım. Aksi takdirde, “çocuk yapın” diyerek nesli değil borcu büyütmüş olursunuz.”
“BOYKOT LİSTESİ MİLLÎ EKONOMİYE SABOTAJDIR”
CHP tarafından açıklanan yerli markaları hedef alan boykot çağrıları da Yeniden Refah Partisi’nin tepkisini çekti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ülkemizin muhalefet cephesi ise, çözüm yerine slogan üretmekle meşgul. CHP yönetimi tarafından açıklanan yerli markaları hedef alan boykot listesi, akıl ve izan sınırlarını zorlamaktadır. Espressolab’tan Ülker’e, D&R’dan Kilim Mobilya’ya kadar millî firmaları hedef alan bu çağrılar, millî ekonomiye doğrudan sabotajdır. Bu durum, “iktidarı sevmedim” bahanesiyle “ülkenin fabrikasına düşmanlık” yapma basiretsizliğidir. Yeniden Refah Partisi olarak diyoruz ki: Siz yerli üreticiye savaş açarken biz yerli üretimi büyüteceğiz. Çare ne boykotta ne sloganlarda. Çare, üretimdir. Çare, sanayidir. Çare, Milli Görüş’tür.”
“ADALET TERAZİSİ ROZETLE DEĞİL DELİLLE TARTMALI”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan soruşturmaya da değinilen açıklamada, hukuk devleti vurgusu yapıldı:
“Soruşturmanın yöntemi, zamanlaması ve kamuoyuna sunuluş biçimi elbette tartışmalıdır. Ancak daha da tartışmalı olan şudur: Söz konusu dosyada milyarlarca liralık kamu zararından, “ihaleye fesat karıştırma” gibi ağır suçlardan, kamu kaynaklarının bir avuç kişiye peşkeş çekildiğinden söz edilmektedir. Biz diyoruz ki: Suç kimden çıkarsa çıksın, cezası verilmelidir. AK Partili de olsa CHP’li de olsa, hatta bizim partimizden biri dahi olsa; kamunun tek bir kuruşuna göz dikenin gözünün yaşına bakılmaz. Adalet terazisi, ağırlığı rozetle değil, suçun deliliyle tartmalıdır. Buradan devletimizin savcılarını iş düşer Cadı avı başladı ise tüm siyasi partilerin yönetmiş olduğu belediyeler incelemeli araştırmalıdırlar.”
VİCDAN MI KONUŞTU, HESAP MI YAPILDI?
Tam bu noktada Sayın Bülent Arınç’ın “İmamoğlu tutuksuz yargılanmalıdır” açıklamasını duyduk. Kıdemli bir devlet büyüğünün bu sözleri önemli elbette. Ancak bu açıklamayı “vicdanın sesi” olarak mı, yoksa gelecekte “ben demiştim” diyebilmek adına yapılan hesaplı bir manevra olarak mı okumalıyız, orası da kamuoyunun takdirine bırakılmıştır. Yine de hatırlatalım: Yargının siyasallaşması elbette tehlikelidir. Ama bu durum, siyasetin yargıyı perde arkasından yönlendirmesiyle değil, suçu yapanın hesap vermemesiyle başlar.
“ÇARE MİLLÎ GÖRÜŞ’TEDİR”
Tüm bu gelişmeler karşısında milletimize diyoruz ki:
Eviniz yoksa çocuk hayal olur,
Markanız hedefse kalkınma hayal olur,
Yargınız taraflıysa adalet hayal olur,
Milletin alın teriyle alay ediliyorsa, liyakat hayal olur.
Ama Millî Görüş varsa, umut vardır.
Millî Görüş varsa, adalet, kalkınma ve ahlak vardır.
Bizim siyasetimiz "hesap" değil, "hizmet" üzerinedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.