9317,24%-0,84
37,95% 0,34
43,14% 0,15
4074,57% 0,31
6621,05% 0,78
Şehitoğlu İnşaat ve YSD Uluslararası Ticaret Şirketleri Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Şehitoğlu, mobilya sektörünün küresel projeksiyonunu değerlendirerek İnegöl'ün potansiyeline dikkat çekti. Şehitoğlu, "Mobilya bizim güçlü kasımız ama eksiklerimizi görerek dönüşüme odaklanmalıyız" dedi.
Mobilya sektörü küresel ölçekte güçlü bir büyüme sürecine girdi. Uluslararası raporlar, 2030 yılına kadar dünya mobilya ticaret hacminin yıllık %5,9 büyüme ortalamasıyla 1 trilyon doları aşacağını öngörüyor. Bu, sadece üreticiler için değil, aynı zamanda üretim merkezleri olan şehirler için de büyük bir fırsat anlamına geliyor.
Yusuf Şehitoğlu, bu büyüme trendine dikkat çekerek, “Mobilya sektöründe yer edinmiş tüm şehirler bu pastadan pay almak için rekabet içinde. Bu yarışta geri kalmamak adına yapısal bir dönüşüm kaçınılmaz” diye konuştu.
2025 yılı itibariyle küresel mobilya sektörünün ekonomik hacminin 786 milyar dolar civarında olacağı öngörülüyor. Bu gelişim içerisinde yalnızca ahşap mobilyalar değil; metal, plastik ve kompozit mobilya türleri de ciddi bir gelişim gösteriyor.
Şehitoğlu, bu çok yönlü büyümeye dikkat çekerek, “Mobilyayı sadece ahşapla sınırlarsak eksik kalırız. Yeni nesil ürünlere, malzeme çeşitliliğine ve teknolojiye uyumlu bir üretim modeli kurmak zorundayız” dedi.
Şehitoğlu’nun konuşmasında vurguladığı önemli başlıklardan biri de PESTEL analizi oldu. Politik, Ekonomik, Sosyal, Teknolojik, Çevresel ve Yasal faktörlerin detaylı analizine dayanan bu model, rekabet üstünlüğü sağlamak isteyen şirketlerin ve şehirlerin pusulası konumunda.
“Veriyle konuşmalı, analizle yol almalıyız. Hangi faktörlerde geri kalıyoruz, hangilerinde fark yaratabiliriz? Tüm bunlar için PESTEL gibi metodolojik araçlara ihtiyacımız var.”
Şehitoğlu, PESTEL analizi sayesinde şehirlerin ve sektörlerin neden öne çıktığını, neyi farklı yaptığını daha net görebildiklerini ifade etti.
Geçtiğimiz günlerde bir bakan yardımcısının açıklamalarına atıfta bulunan Şehitoğlu, İnegöl’ün sektörel mirasının küçümsenmesini eleştirdi.
“Yüzyıllardır ahşapla yoğrulmuş bir şehirden söz ediyoruz. Bu şehrin sahip olduğu üretim bilgisi ve işçilik kalitesi göz ardı edilemez. Bu söylemi hoş karşılamadım. Ancak bu açıklama beni de düşünmeye sevk etti. Acaba neden böyle bir algı oluşuyor?”
Bu sorunun peşine düşen Şehitoğlu, dünya çapında mobilya merkezi olarak öne çıkan şehirleri mercek altına aldı.
Çin’in Foshan şehrini örnek gösteren Şehitoğlu, bu merkezin başarı hikayesinin sadece üretim miktarına dayanmadığını vurguladı.
“Foshan, yetenek yönetimi, teknoloji-tasarım merkezleri, teknik üniversiteler, yan sanayi, tamamlayıcı ürünler gibi birçok öğeyi bir araya getirmiş. Endüstri ve serbest bölgeleriyle uluslararası ticarette bir hub haline gelmiş.”
Bu modeli Türkiye için ilham verici olarak tanımlayan Şehitoğlu, İnegöl’ün de benzer bir yapıya geçmesi gerektiğini savundu.
Türkiye’nin Avrupa’ya yakınlığı, lojistik avantajı ve üretim gücüyle önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirten Şehitoğlu, bu potansiyelin doğru planlamayla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“Avrupa tüketiminin %30’una yakın bir kısmını oluşturuyor. Stratejik konumumuz, üretim kapasitemiz, bilgi birikimimiz güçlü. Ancak eksiklerimizi doğru tespit edip adımlar atmalıyız. Dönüşümü başlatmazsak bu avantajlar zamanla etkisiz hale gelir.”
Şehitoğlu, sektörün büyümesi için sadece bireysel değil, kurumsal ve uluslararası iş birliklerinin de şart olduğuna dikkat çekti. Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kuzey Amerika gibi pazarlara yönelik yeni kurgular gerektiğini vurguladı.
“Mobilya bizim güçlü kasımız ama bu gücü global pazarlara taşıyacak mekanizmaları birlikte kurmalıyız. Üreticimizi sanayiciye dönüştürecek modeller geliştirmeliyiz.”
Ayrıca DEİK, İhracatçılar Birliği gibi platformların daha aktif kullanılması gerektiğini ifade eden Şehitoğlu, uluslararası firmaların şehre kazandırılmasının da önemli olduğunu söyledi.
Son olarak ekonomik gelişimin tek bir sektöre bağlı olmasının risk oluşturduğunu belirten Yusuf Şehitoğlu, İnegöl’ün gelecekte yalnızca mobilya ile değil, çok sektörlü bir ekonomiyle var olması gerektiğini vurguladı.
“Mobilya elbette bizim markamız ama yeni sektörlere de ihtiyacımız var. Nitelikli sektörleri çekmeli, insanların bu şehre gelme nedenlerini artırmalıyız. Dönüşüm, ortak akılla ve bilgiye dayalı bir şekilde gerçekleşmeli. 'Ben yaptım' anlayışından uzak durmalıyız.”