• BIST 100

    9645,01%-0,36
  • DOLAR

    32,44% 0,11
  • EURO

    34,50% 0,02
  • GRAM ALTIN

    2475,69% -0,29
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00

MASKE ARTIK BİZDEN BİRİ!

Pandemi süreciyle birlikte hayatımızın bir parçası haline gelen maskeyi, Sözcü Gazetesi'nden Eser Akgül uzman isimlerle birlikte masaya yatırdı.

Sağlık 24.10.2020 17:53:00 0
MASKE ARTIK BİZDEN BİRİ!

İlgili yazı şu şekilde;

Corona virüsü salgınının tüm dünya için bir tehdit oluştuğunun ilan edildiği Mart ayından beri, maske hayatımızın bir parçası haline geldi. Bir anda sokaklarda maskeli insanlar görmenin insanlarda yarattığı hissiyat ise hemen hemen aynı: Bilim kurgu filmlerindeki gibi… Peki salgında 8. ayımızı tamamlamaya yaklaşırken, maske ile olan ilişkimiz hangi konuma geldi? Maske psikolojimizi nasıl etkiliyor? Maske ile birlikte günlük iletişimde mimiklerin kaybolması nasıl bir duruma yol açtı?

Herkesin maske takmak konusunda farklı farklı tavırlar geliştirdiğini de görmek mümkün; maske takmayı reddedenler hatta direnenler, sadece polis görünce maske takanlar, kolunda dolaştıranlar, mecburen takanlar ve sürece uyum sağlayanlar…

Psikiyatrist İlker Küçükparlak, “İnsan öyle bir varlık ki uyumlanma yeteneği çok yüksek, ki bu nedenle dünyanın her yerinde, her koşulda yaşayabiliyoruz. Biyolojik olarak fiziksel koşullara uyumlanıyoruz ama bir yandan da kültürel olarak da uyumlanma yeteneğimiz var; koşullar ne kadar zorlayıcı olursa olsun.” diyerek maske takmaya da bir şekilde uyum gösterdiğimizin mesajını veriyor.

MASKE BİZE SÜREKLİ OLARAK SALGINI HATIRLATIYOR
Maske takmanın arka planında salgına yakalanma endişesi olduğunu ifade eden uzman isim “Dolayısıyla sürekli arka planda çalışan bir endişe var.” diyor.

DİKKAT SÜRESİ KOTASINI AŞTIK MI?
Sürekli corona virüsüne karşı tetikteyiz ve önlem almak zorundayız. Salgına karşı dikkatimizi yitirme riski var mı? Küçükparlak’a göre, bir tehlikeye karşı bir hafta ya da bir ay boyunca tetikte olmakla, ona aylarca maruz kalmak arasında fark var. Bu noktada dikkat süresi kotasından bahseden Küçükparlak, insanların bir süre sonra alınabilecek önlemlerden sadece bir tanesine yatırım yapmaya eğilimli olabileceğini söylüyor.

Küçükparlak’a göre salgında geçirdiğimiz ayların sonunda sadece maske takarak, yani önlemlerden sadece birini alarak, ‘en azından bir önlem aldım ve güvendeyim’ duygusu ortaya çıkabilir. Dolayısıyla insanların bu duruma karşı dikkatli olması gerekiyor.

MASKE, ÇOCUKLARIN HAYATINI NASIL ETKİLİYOR?
Yetişkinlerin bir şekilde en azından tarih kitaplarından, romanlardan ve filmlerden aşina olma şansını yakaladığı salgın çocukları nasıl etkiliyor? Uzman Psikolog Mine Şahbaz, bu süre içerisinde korkularımız, kaygılarımız, zaman zaman öfke duygumuz ile mücadele etmeye ve kendi duygularımızı regüle etmeye çalıştığımızı söylüyor.

SAKİNLEŞMEKTE ZORLANMALAR ARTTI
Şahbaz’a göre tam da bu noktada çocuklar da bizden farklı bir durumda değil. Çocukların, içinde bulundukları belirsizliği söze dökemedikleri için bedensel dışavurumlarla kendilerini ifade ettiğini belirten Şahbaz, bu dönemde daha öfkeli, daha huysuz olduklarını, daha çok ağladıklarını ya da sakinleşmekte zorlanmaların arttığını vurguladı.

MASKEYİ ANLATMAK YETMEZ…
Şahbaz’a göre corona virüsü ile yani gözle göremediğimiz bir tehlike ile olan mücadeleyi çocuklara sadece sözle anlatmak yetmez; bunu somutlaştırmak da gerekiyor. Şahbaz bu konuda bazı öneriler sıralıyor:

“Maskenin neden önemli olduğunu, insanların konuştukça ağızlarından çıkan ama göremediğimiz tükürük damlacıklarına maskenin aslında nasıl engel olduğuna dair eğitici kısa videolar izlettirilebilir. Bunun yanında evde bu konuyla ilgili çocuğunuzla resim çizerek, konuşan insanların ağızlarına damlacıkları görselleştirerek maskenin önemini anlamalarını sağlayabilirsiniz.”

 ANNEMİN YÜZÜNÜ GÖREMİYORUM'
Maske kullanımının çocuklar için problem haline gelebilecek bir etkisi de var: Anne babalarının yüzlerini kapatması. “Bu noktada duygusal gelişimin sağlıklı ilerleyebilmesi için özellikle küçük yaş grupları için annenin ya da bakım verenin yüzünü ara ara açık şekilde görebilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü insan canlısı, bir diğerinin duygusunu anlayabilmek için onun mimiklerine ve çıkardığı ses tonuna dikkat eder.” şeklinde konuşan Şahbaz, maskenin bu noktada ister istemez bir engel haline geldiğini söylüyor.

“Yüzümüzün yarısı yok, tüm o ağız hareketleri ve ağzımızdan çıkan ses tonumuz maskenin ardında gizlenmiş gibi. Olaylara ve durumlara vereceğimiz tepkilerimiz göz ve kaş hareketlerimizle sınırlandırılmış gibi” tanımlamasını yapan Şahbaz, özellikle de küçük çocukların ileriki süreçlerde duyguları ifade etmede güçlük ve sakinleşme sürecinde zorluklar yaşamaması için, onlarla ilgilenen kişilerin maske takarken mimiklerinin ve ses tonlarının canlı olmasının da önem taşıdığını belirtiyor.

Yüzümüzün yarısı yok, tüm o ağız hareketleri ve ağzımızdan çıkan ses tonumuz maskenin ardında gizlenmiş gibi.

MİMİKLER KAPANDI… YANLIŞ ANLAŞILMA İHTİMALİ ARTTI MI?
Peki maskenin mimikleri gizlemesi yetişkinlerin ilişkilerini nasıl etkiliyor? Salgının henüz başlarında ortaya çıkan dirsekten ‘tokalaşma', sosyalleşme sırasında bulaşı önlemek için geliştirilmiş ve neredeyse tüm dünyaya yayılmıştı. Maske de bunun gibi sosyal hayatımızda iletişimi değiştiren bir etkiye sebep olmuş olabilir mi?

Maskenin mimik kullanımı ve mimik okumayı güçleştirdiğini belirten belirten Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, iletişimde göz temasının ve sözlerin daha önemli bir yere geldiğini söyledi. Yani artık karşımızdaki insanların duygularını hızlıca anlayabileceğimiz yüz ifadeleri yok.
“Maskeliyken, göz teması, sözel iletişim gibi başka iletişim kanalları ile etkili iletişim kurmak mümkün.” diyen Parlak, yanlış anlaşılmalara karşı, maske sesin iletimini de zorlaştırdığı için, tonlamanın önemli bir yerde olduğunu söylüyor. Parlak'a göre, ses tonu, vurgulama, doğru ifade gibi sözel iletişim becerilerine daha çok dikkat etmemiz gerekiyor.

“DİNLEME BECERİLERİ DE GÜÇLENECEK”
“Özellikle sokakta, alışveriş yaparken, minibüste kısa ifadeler ve beden dili ile hızlıca kurulan iletişim, yerini daha uzun ifadelere ve sözel aktarıma bırakıyor. Bu da sözel ifadeye duyulan ihtiyacı arttırıp gelişmesine katkı sağlayacaktır.” şeklinde konuşan Parlak'a göre bu durum, insanlarda dinleme becerilerini de güçlendirecek.

NEDEN MASKE TAKMIYORLAR?
Ancak herkes maske takmayı hala tam olarak benimsemiş değil. Maske takmak istemeyen insanların oldukça ilginç beyanları olabiliyor…
“Bende virüs olmadığına eminim”
“Ben her gün hap yutuyorum”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Peki maske takmama ‘eylemi’nin altında yatan nedenler neler olabilir?

KOMPLO TEORİCİLERİ YİNE SAHNEDE
Maske takmak istemeyen gruplardan bir tanesi komplo teoricileri. Bu kişiler virüsün bir biyolojik ajan olduğuna inanıyorlar.
“Post modernite döneminde enteresan bir şekilde, düz dünyacılar, aşı karşıtları gruplanmalarında olduğu gibi corona virüsünün insan eliyle, bir takım kötü niyetli kişi ya da kuruluşlar aracılığıyla dünyaya yayıldığına inanan gruplar var.” şeklinde konuşan Psikiyatrist İlker Küçükparlak, bu insanların çoğunun maske takmak istemediğini belirtti.
Oysa Küçükparlak’a göre bu noktada bir sorun var ve bunu şöyle açıklıyor: Corona virüsünün bu kadar tehlikeli bir emelle üretildiğine inanıyorsanız daha çok tedbir almanız beklenir. Bizzat zarar vermek üzerine üretildiğini düşünüyorsunuz çünkü.

'MASKE TAKMAK=BEN ZAYIFIM’ ALGISI
Maske takmamak için direnen bir diğer grupta ise virüse karşı olan ‘aciziyetini' göstermekten çekinenler yer alıyor. Bu gruptakilerin daha çok erkeklerden oluştuğunu belirten Küçükparlak, “Bir tehlikeye karşı tedbir almak, o durumdan çekiniyor ve endişe ediyor olmanız anlamına da gelir. Bazı insanlar kendilerinin, güvensiz hissettiğini ve kırılgan olduğunu göstermekten rahatsız olabilir. ” diyor.

İNKÂR: SALGIN YOKMUŞ GİBİ DAVRANMAK
Maske takmamanın bir sebebi de ‘salgını inkâr etmek' olabilir mi? “Bazen bir şey çok korkutucu geliyorsa inkar etmek, öyle bir sorun yokmuş gibi yaşamak da bir baş etme stratejisi olabilir.” diyen Küçükparlak bu durumu yine yaygın görülen başka bir örnekle açıklıyor:
“Bazı insanlar doktora gitmekten çok korkarlar. Doktora muayene olduklarında bir sağlık sorunu çıkacağından ve bununla baş edemeyeceklerini düşündüklerinden, hiç gitmemeyi tercih ederler.”

TOPLUMSALCI KÜLTÜRLERDE MASKE KULLANIM ORANI DAHA YÜKSEK AMA…
Uzak Doğu’daki gibi toplumsalcı kültürel yapıda olan ülkelerde, bireyler için otoritenin koyduğu kanunlara, cezai uygulamalara kıyasla, çevredeki insanların
bakışının ve ‘ayıplanma, kınanma’ gibi unsurların daha önemli olduğunu vurgulayan Küçükparlak, “Yapılan bir araştırmada pandemilerin genel olarak toplumsalcı kültürlerde daha iyi yönetildiği, bu toplumlarda insanların toplumsal kurallara uymaya razı geldiklerine ilişkin bir takım analizler var.” şeklinde konuştu.
Türkiye de toplumsalcı kültürel yapıya sahip ülkelerden biriyken neden hâlâ maske takmak istemeyen insanlarvar. Küçükparlak, “'Maske takarak kendini korumanın yanında başkalarının da hayatına saygı duymak' gibi bir kültür yaygın olmadığı zaman, bu yapı kültürel bir yerden değil de kanunlarla düzenlendiği zaman, bazı insanlar para cezası yememek için, maske takarlar.” açıklamasını yapıyor.


29.1° / 14.3°

YAZARLARIMIZ

DİĞER HABERLER